BİR FİLMİN HİKAYESİ:
“MUHSİN BEY (1987)”
Zamanın
ve değişimin renkleri içinde yaşarız. Bazı mekânlar bu değişimin bütün renkleri
içinde devinip durur, yirmi dört saat yaşar karmaşa. Her renkten, her kesimden
insan arşınlar caddeleri bu değişimle birlikte iyi ve güzel olan uzaklaşır, bu
da değişirken kaybettiklerimizin farkına varmayız. Onlar ki çoğu zaman yanı
başımızdadır.
Muhsin
Bey, alışkanlıkları ve değerleri ile bir eski zaman kahramanıdır. Beyoğlu’nda
yaşar. Beyoğlu onu gençliğini yaşadığı Beyoğlu değildir. Değerler,
alışkanlıklar bir bir yok olmuştur. O, kendi dünyasında çiçeklerine, eski
şarkılara, eski şarkıcılara sığınarak yaşar. Davetsiz bir misafir onu, içinde
yaşadığı ama dışında durduğu dünya ile yüzleştirecektir.
Yavuz
Turgul ve ekibinin Muhsin Bey filmi için çalışmaya başladıkları dönem Türk
Sineması’nın kendini sorguladığı bir dönemdir. 60 lı yılların üretim fırtınası
çoktan durmuş, 70 li yılların seks filmi furyasıyla birlikte sinema,
seyircisinden tamamen kopmuştur. 80 li yıllarla birlikte Türkiye de ülke olarak
değişimin sancılarını yaşamaya başlar. Türk Sineması da kendi yolunu aradığı bu
dönemde, tıpkı Muhsin Bey gibi neyin değiştiğini kendine sormak durumundadır.
Yavuz
Turgul ve Şener Şen yönetmen ve oyuncu olarak benzer bir heyecanla bakarlar
sinemaya. Bu ikilinin yolları 70’li yıllarda Arzu Film’de kesişir. Yavuz
Turgul, gazetecilikten gelen bir yazar olarak Arzu Film’in senaryo ekibinde
çalışır. 70’li yılların ortalarından itibaren birçok önemli filmin senaryosunu
yazar.
Şener
Şen, Hababam Sınıfı ile birlikte tiyatro sahnelerinden beyaz perdeye transfer
olur. Ve birçok Arzu Film güldürüsünde oynadığı yardımcı rollerle seyircinin
gönlünde taht kurar. 80’li yıllarla birlikte Namuslu, Çıplak Vatandaş, Züğürt
Ağa gibi filmlerle başrol oyunculuğunu deneyen Şener Şen, Muhsin Bey ile
birlikte ustalığı tartışılmayan bir başrol oyuncusu olarak kabul görür.
Turgul
ve Şen’in yönetmen ve oyuncu olarak birlikte çalışması yapımcı Abdurrahman
Keskiner’in Şener Şen’li bir film yapma düşüncesiyle gerçekleşir.
Muhsin
Bey, senaryo yazarlığından ve ekip çalışmasının esas olduğu Arzu Film ekolünden
gelen Yavuz Turgul’un ikinci filmidir. Senaryodaki hassasiyet ekip çalışmasına
da yansır. Görüntü yönetmeninden sanat yönetmenine, asistanlardan oyunculara
herkes Turgul’un yarattığı dünyayı filme taşımak için özveriyle çalışır.
Oyuncuya
hâkim bir yönetmedir Yavuz Turgul. Onlarla daha senaryo aşamasında çalışmaya
başlar. Şener Şen üzerine yazılan senaryoda, Muhsin Bey’in karşısında duracak karakter
belirlenir. Ali Nazik rolüyle Uğur Yücel, sinema oyunculuğuna parlak bir
başlangıç yapar.
Ali
Nazik dünyanın değiştiğini öğretecektir Muhsin Bey’e. Aşk ise onun için birçok
şey gibi biraz geçmişte kalmıştır. Biraz da kararsız bir şekilde karşısında
durmaktadır. Sevda Hanım kolay kolay ifade edilemeyecek bir sevginin nesnesidir
Muhsin Bey için.
Sermin
Hürmeriç gibi ilk ciddi sinema deneyimini yaşayan diğer bir oyuncu da Osman
Cavcı’dır. Filmde Osman Cavcı karakteri ile gösterdiği performans övgü toplar.
Eskinin
ve yeninin, köşesinde sakin duranla kendini göstermek isteyenin çatışmasıdır hikâyenin
özü. Beyoğlu geçmişi ve bugünüyle bu karşıtlığın karşılığı gibidir. Beyoğlu,
sokaklar mimarisi ve yaşam tarzı ile öykü için doğal bir platodur. Yine de
Muhsin Bey’in dünyasını tüm gerçekliğiyle yansıtmak için titiz bir atmosfer
çalışması yapılır. Film, sanat ve görüntü yönetiminde gösterilen özenle de farklılığını
hissettirir.
Filmin
gelenek ve geleceğin bir arada yaşamasından doğan çelişkileri barındıran bir öğesi
de müziktir. Safiye Ayla’lar, Müzeyyen Senar’lar gizli kahramanıdır öykünün. Türk
musikisinin karşısında yükselen arabesk nağmeler karşımıza çıkar film boyunca. Filmin
tema müziğini tüm bu öğelerden beslenerek Atilla Özdemiroğlu besteler.
Muhsin
Bey’in vizyona girdiği 1987 yılı, Türk Sineması’nın içinde bulunduğu krizden
henüz kurtulamadığı bir zaman dilimidir. Sinema salonlarının birçoğunun
kapanmış olduğu, seyircinin Türk Filmleri’ne hemen hiç gitmediği yıllar. Böyle
bir ortamda film, seyirci ile sinema salonlarında buluşamadı. Ancak, sonraki
yıllarda video piyasasında ve televizyonda büyük kitlelere ulaşarak beğeni
toplar. Sinema salonlarında hak ettiği ilgiyi göremeyen film, film
festivallerinde heyecanla karşılanır.
1987
Antalya Film Festivali’nde en iyi film, en iyi senaryo, en iyi erkek oyuncu, en
iyi yardımcı erkek oyuncu ödüllerini alır. Aynı yıl Muhsin Bey’e İstanbul Film
Festivali’nde jüri özel ödülü verilir. 1988 yılında San Sebastian Film
Festivali’nde jüri özel ödülü de Muhsin Bey’indir.
Bize
değip geçen küçük mutlulukları, küçük hüzünleri anlatabildiği için içimizdeki
burukluğa, yaşadığımız zamana anlam kattığı için unutamadığım filmlerden biri
olur Muhsin Bey.
Bizim
için de küçük mutluluktur zaman zaman ekranda onunla karşılaşmak. Ama film hep
orda kalır, biz ise geçmişle gelecek arasında zamanın renkleri içinde yaşamaya
devam ederiz.
Kaynak: TRT - Bir
Filmin Hikayesi "Muhsin Bey"